Kültür

Osmanlı’da Yıkanma Alışkanlıkları ve Hamam Kültürü’nün Yaşama Etkileri

Eski Osmanlı Hamamından Bir Görünüm

Günümüz duşakabin ve banyo alışkanlıklarımızın tarihteki temelleri olan hamamlar ve hamam kültürü Osmanlı İmparatorluğu’nda da önemi küçümsenemeyecek derecede fazladır.  Öyle ki bu hamamlar kültürümüzün ve tarihimizin en çok bilinen miraslarından birisidir. Hamamlar gerek sosyalleşmek gerekse temizlenmek amacıyla Osmanlı’da yıkanma alışkanlıklarını etkilemiştir.

Hamamlar Osmanlı’da  günümüzde kullanıldığı üzere temelde yıkanmak ve temizlenmek amacı ile kurulmuşsa da zamanla yerleşik kültürümüz ve dinin etkisiyle birer kültür merkezi haline gelmişlerdir. Bu zamanlarda doğmaya başlamış en bilinen kültürel alışkanlıklarımız ki günümüzde hala yaşamakta olan belli başlı âdetlerimize örnek olarak “Gelin Hamamı”, “Damat Hamamı” ve “Kırk Hamam”ı verebiliriz.

Osmanlı’da hamamlar Çarşı Hamamı ve Konak Hamamları olarak ikiye ayrılmaktaydı. Konak Hamamları, konaklarda haneye özel olarak yapılmışlardır ve buraya konak sahibi ve onun ailesinin dışındakilerin girişi kesinlikle yasaktır.

Çarşı Hamamı ise umumi olarak yapılmış çarşı merkezinde bulunan herkesin girebildiği ve temizlenmek için genellikle tatlı su kaynağının bulunduğu yerler idi.

Osmanlı’nın üst tabakası olan, devlet yöneticileri, tüccarlar ve memurların oluşturduğu Kübera denilen insanların da hanelerinde kendilerine mahsus hamamları olmasına rağmen Çarşı Hamamı’na da gittikleri bilinir. Zira hamamlar sadece temizlenmek için değil aynı zamanda sosyalleşmek için de biçilmiş kaftandır. O dönemlerde hamama gitmek, hamamda temizlenmek sosyal yaşamın vazgeçilmeziydi.

Osmanlı'da Yıkanma Alışkanlıkları; Hamam

Osmanlı’da Yıkanma Alışkanlıkları; Hamamlar

Abdülaziz Bey, Osmanlı Âdet, Merasim ve Tabirleri adlı kitabında bu Çarşı Hamamlarına giden Küberalardan şöyle bahseder:

“Dersaadet’te oturan orta dereceden memurlarla, itibarlı tüccarların bile ekserisinin hanelerinde hamamları bulunursa da yine birçoğu çarşı hamamlarına giderdi. Mahallenin itibarlı ve efendi takımından olanlarının çoğu da dışarıdaki hamamlarda yıkanırlardı. Bu kimselerin hamamda aradıklarının başında tatlı su bulunması, başlarını çarpmamaları için hamamın yeterince geniş olması, oturulan semte yakın olup özellikle bekârların oturduğu yerlerde bulunmaması ve reçber, amele gibi müşterilerin gelmemesi, içinin ve havlu takımlarının temizliğine itina gösterilmesiydi. Çarşı hamamlarına gidecekler kullanacakları havluları ya beraberlerinde götürürlerdi ya da hamamın çıkaracağı havluları kullanırlardı. Hanesinden takım getirenler de usulünce başları düz beyaz ipekle işlenmiş iki silecek, iki omuz veya baş havlusu, iki ipekli peştamal, hamam kesesi ve çamaşır takımını siyah renkli atlas bir bohça içinde bir uşakla önceden hamama gönderirlerdi. Biraz sonra gelen efendi, hamam hademesinden bazıları tarafından karşılanır, koltuğuna girilirdi.”  (1)

Süleymaniye Hamamından Bir Görünüş

Süleymaniye Hamamından Bir Görünüş

Bu hamamlarda kıymetli müşteriler için yapılmış, külhandan odun ateşiyle beslenen büyük bir mangalla ısıtılan odalar bulunmaktaydı. Gelen Kübera bu odalara alınır soyunması için  çalışanlar tarafından yardımcı olunur ve hamam merasimi için hazırlanırdı. Sernöbet diye anılan bir görevli, müşterinin yanında durur ve kahve, nargile veyahut çubuk isteyip istemediği sorulur, varsa isteği yerine getirilirdi. Ardından tellak gelir ve yarım saat boyunca göbektaşında yatan müşterinin dizlerini ve kollarını ovardı. Devamını Abdülaziz Bey şöyle anlatır:

“Aynı tellak, kurna hazırlama emrini alınca, efendinin koltuğuna girer, nalınlar çevirerek giydirir, hamamın esas sıcaklığına ve sıcaklıkta oda şeklinde yapılmış, iki kurnası ve ayrı kapısı bulunan ve halvet denilen bölüme girilir. Musluktan su doldurmak ve oradan alıp dökünmek için mermerden yapılmış olan kurnanın arka duvarına önceden havlu gerilmiş, yere yine beyaz bir havlu serilmiş ve sarı tas konmuş olur. Sernöbet tarafından hazırlatılmış yere efendi oturtulur, giydiği çukalı nalınları alınır, sarı madenden lif tası ve yıkamak için bir lif getirilir, yavaş yavaş yine dizlerine basılarak bir müddet oğuşturulur. Ter gelmeye başlayınca tellak dışarı çıkar, kibarlar için Halep şehrinden gelen çok beyaz ve gül ile terbiye edilmiş bir cins kil, sarı tasta sıcak su ile güzelce ezildikten sonra bu eriyik başına, vücuduna, bacaklarına bolca, iyice sürülür, çeyrek saat beklenir, sonra su ile yıkanır, bu işlem yine tekrarlanırdı. Sonra tellak su dökerek ve sabun sürerek 4-5 defa başını yıkar, ardından sert beyaz softan yapılıp sarıya boyanmış olan hamam kesesini eline geçirerek efendinin vücudunu güzelce keseler, sonra dışarıdan getirdiği büyük, sarı lif tasına sıcak su koyar, lifi bolca sabunla köpürtür, vücudun her yerini yıkar, sonra bu sabunlu suyu döker, bu işlemi iki defa tekrarlardı.” (2)

Bir Osmanlı Hamamı Görünümü

Bir Osmanlı Hamamı Görünümü

Elbette yalnızca Küberalar için değil halkın geri kalan kesimi için de hamamlar çok değerli idi. Anneler, evlenme çağına gelen oğullarına kadın bakmak için hamamlara giderler, hamamları kısmet mekanı olarak kullanırlardı. Ayrıca nikah öncesinde de yine müstakbel gelin hamama götürülüp iyice temizlenir aynı zamanda da bir şenlik edasında hamamda eğlenilirdi. Kısaca Osmanlı’da yıkanma alışkanlıkları sosyal hayat ile iç içe geçmişti.

Erkekler için ise hamam; nargile içilen, günlük sohbetlerin yapıldığı ve aynı zamanda sefa sürmek için, temizlenmek dışında eğlenmek ve hoş vakit geçirmek için biçilmiş kaftan idi.

Osmanlı Kadınlar Hamamından Bir Görünüm

Osmanlı Kadınlar Hamamından Bir Görünüm

Hamamların önünde manzaralı veya bahçeye bakan camekanlı geniş bir oda yer alır. Onun sonrasında giyinip soyunmak, havluya sarılıp çıkıldığı zaman, ter alıştırmak için sade döşemeli bir soğukluk bulunur. Sonrasında asıl hamama girilir. Hamamda mermer bir banyo ve çokça kurna yer alır. Ayrıca hamam içinde bir abdesthane bulunur. Hamam abdesthanesi ve soğukluğuyla asıl hamamın içi, tepe camlı ve kâgir kubbelidir. Hamamda en az üç kurna bulunur. Duvarlarındaki ayna taşları çiçek kabartmalarıyla süslü, beyaz mermer taşından olur. Her ayna taşının sıcak ve soğuk su için deveboynu denilen münakkaş ve musanna birer çift sarı musluğu vardır. Duvar ve kubbeler alçı kabartmalarla, kartonpiyer şeklinde elvan renk nakışlarla süslenmiştir.

Son olarak hamamların vermiş olduğu en büyük ödülü, temizlik ve yeniden doğmuşluk hissiyatını da eklemeyi unutmamak gerekir.

Hamamlar aynı zamanda günümüzde arkeolojik değer taşıyan ve günümüzde ülkemizin bir çok yerinde müze olarak rastlayabileceğiniz yapılardır. Tarihimizi ve kültürümüzü bize yakından inceleme fırsatı veren bu hamamlar aynı zamanda günümüz yıkanma alışkanlıklarının, temizlik kültürünün, yapısıyla kişisel banyolarımızın ve duşakabinlerimizin temellerini oluşturmaktadır.

 

 

 

Kaynakça:

https://www.hayalotesi.net/forum/turk-ve-osmanli-tarihi/8766-osmanlida-hamam-kulturu.html

Back to list

10 thoughts on “Osmanlı’da Yıkanma Alışkanlıkları ve Hamam Kültürü’nün Yaşama Etkileri

  1. Geri bildirim: Hatay Hamamları
  2. Geri bildirim: Samsun Hamamları
  3. Geri bildirim: Denizli Hamamları
  4. Geri bildirim: Artvin Hamamları

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir